Dünya Bankası’ndan Türkiye Yorumu!
Dünya Bankası Türkiye Ülke Direktörü Humberto Lopez, Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi 28. Taraflar Konferansı (COP28) kapsamında bankanın Türkiye’deki yatırımlarını, yeşil finansman ve Türkiye ekonomisindeki gelişmelere yönelik soruları yanıtladı.
“640 MİLYAR DOLAR YATIRIMA İHTİYAÇ VAR”
Lopez, Türkiye’nin 2053’te net sıfır emisyon hedefine ulaşması ve sektörün dayanıklılığını sağlaması için bugünkü net değeriyle 640 milyar dolarlık yatırıma ihtiyaç duyulacağını ifade ederek, “Bu oldukça yüksek bir miktar ve bu yatırımları yapmak kamu, özel sektör ve bizim gibi kuruluşların birlikte çalışmasını gerektirecek” diye konuştu.
Türkiye’de iklim finansmanına yönelik projelerinden birinin yeni açıklanan Yeşil Dönüşüm Fonu olduğunu anımsatan Lopez, bankanın hali hazırda devam eden 17 milyar dolarlık programı kapsamında da iklim değişikliğinin önemli bir yer tuttuğunu, ayrıca deprem bölgesi ve ihracatçılara sağlanacak desteklerin de olduğunu anlattı.
İSTİKRARLI PARA POLİTİKASI VE YABANCI KAYNAK AKIŞI BİR DÖNGÜ
Bu kapsamda Türkiye ekonomisinde atılan adımların doğru yönde olduğunun altını çizen Lopez, şöyle devam etti:
“Yeni ekonomi yönetiminin atılması gereken doğru adımları attığını düşündüğümüzü banka olarak net bir şekilde dile getirdik. Bunu söyleyen sadece Dünya Bankası da değil. Türkiye’nin 5 yıllık kredi risk primi (CDS) şu an 350 baz puanın altında. Bu, henüz seçimden önceki dönemde 550 baz puanın üzerindeydi. Kredi derecelendirme kuruluşlarının bazılarının Türkiye’nin görünümünü yukarı yönlü revize ettiğini görüyoruz, bazı kuruluşlar görünümü negatiften nötre çevirdi. Geçen hafta, S&P Türkiye’nin (kredi notu) görünümünü durağandan pozitife çevirdi. Deutsche Bank ve JP Morgan gibi yatırım bankaları gelecek yıl Türkiye tahvil piyasasının çok hareketli olacağını söylüyor. Bu kuruluşlar işlerin doğru yönde gittiğini görüyor.”
Lopez, henüz istenilen noktaya ulaşılmadığını ve bunun için biraz sabırlı olmak gerektiğini belirterek, “Bu işin güzelliklerinden biri de bu çembere girdiğinizde, bir taraftan yatırımlar geliyor çünkü ekonomide istikrar sağlanıyor diğer taraftan kaynak akışı oldukça, durumu istikrara kavuşturmak daha kolay oluyor. Bundan sonrası biraz sebat gerektiriyor” dedi.
Merkez Bankasının faiz artışlarıyla enflasyonla mücadele ettiğini aktaran Lopez, şu anda “muhtemelen piyasaların faiz oranındaki artışın sınıra ulaşacağını düşünmeye başladığı bir noktaya gelindiğini” ifade etti.