İsrail, öldürdüğü sivillere ‘canlı kalkan’ diyor… Gazze’deki katliamın gerçeği

Filistinli kaynaklara göre İsrail’in 7 Ekim’den bu yana yürüttüğü operasyonlarda en az 11 bin Filistinli sivil hayatını kaybetti. İsrail’in bu saldırıları, Birleşmiş Milletler raporuna göre Ukrayna’da 1 buçuk yılda ölen 9614 sivili yalnızca birkaç haftada geçmişti. 7 Ekim sonrası Batı’dan gelen sempati dalgası, İsrail’in bu hedef gözetmeksizin (ya da bakış açısına göre hedef gözeterek) yaptığı katliamla zora girdi. İsrail’e kayıtsız şartsız destek veren Batılı liderler dahi saldırıları kınamak zorunda kaldılar.

İsrail ise sivillere yönelik bu acımasız politikaları Hamas’ın sivilleri “canlı kalkan” olarak kullanmasına bağlıyor. Hamas’ın kullandığı gerilla taktikleri, İsrail’e göre sivil ölümlerinin ana sebebi. Bunun doğruluğunu anlamak için benzer taktikler kullanan tarihteki diğer oluşumlara ve meskun mahal çatışma alanlarına bakmamız gerekir.

GROZNİ

1994 yılında Rusya’nın Çeçenistan’ı işgal etmesiyle başlayan Grozni muharebesi yoğun meskûn mahal çatışmalarına sahne oldu. 22 Aralık 1994’ten 6 Mart 1995’e kadar süren yaklaşık 2 buçuk aylık bu çatışma ortamında tahminlere göre 1300 kadar Rus askeri ve 25 ila 30 bin arası sivil hayatını kaybetti.

Ancak bu yüksek sayıların büyük kısmı Ocak ayının ortasında, kara harekatı başladıktan sonra gerçekleşmişti. Operasyon öncesi yapılan hava saldırılarında bu 30 bin kadar sivil kaybın yalnızca 800ü yaşanmış, ölümlerin çoğu kente yapılan top atışları sonucu gerçekleşmişti. Ayrıca iddiaya göre ölen sivillerin yüzde 85’i bölgeyi zamanında terk edememiş etnik Ruslardan oluşuyordu. Grozni’nin nüfusu, savaş başlamadan önce 370 bin’di.

Rusya’nın o dönemki Savunma Bakanı Pavel Grachev, operasyondan önce tank ve top atışının yapılmayacağını söylemişti. Ancak kente giriş yapan desteksiz piyade unsurları ağır zayiat verince top atışları başladı ve sivil ölümler giderek yükseldi. Rusya, bu süre boyunca verilen sivil kayıpları doğrudan Çeçenlerin “insan kalkanı” yöntemleri kullanmasına bağladı. Rus ordusu, güdümlü top mühimmatlarını savaşın ancak sonuna doğru kullanmaya başlamıştı. Bu sayede operasyon hızlandı ve Rusya Grozni üzerinde zafer ilan etti. Savaş bittikten sonra Rus ordusundaki sorunlar daha da yüksek sesle konuşulmaya başlandı ve çeşitli reformlar gerçekleştirildi. Hem sivil hem de asker kayıplarının bu sorunlara bağlı olduğu iddia edildi. Dahası Rusya, uluslararası topluluklar önünde yoğun tepkiyle karşılaştı.

FELLUCE

Felluce, ABD ordusunun modern dönemde deneyimlediği en büyük gerilla savaşı olmasıyla biliniyor. Hatta bu savaşı yöneten komutan, bizim Kurtar Vadisi Irak’ta Billy Zane’in oynadığı Sam Marshall karakteriyle tanıdığımız, “Felluce Kasabı” olarak bilinen James Glynn’di. Biden, Glynn’i İsrail’in Gazze operasyonu öncesi tavsiyeler vermesi adına İsrail’e yolladı.

7 Kasım 2004’te Felluce operasyonu başladığında 300 bini bulan kent nüfusunun büyük bir bölümü tahliye olmuştu. Geriye sadece 30 bin ila 90 bin arası sivil kaldı. ABD’nin başlattığı yoğun hava bombardımanı sonrası kentteki apartmanlara birer birer baskınlar yapıldı. Irak’taki en kanlı muharebe olarak bilinen Felluce’de 95 ABD askeri hayatını kaybetti. Kızıl Haç’a göre ölen sivil sayısı en az 800’ü bulmuştu. İngiliz Guardian’ın o dönemde yaptığı bir haberde, yerel kaynaklar ABD ordusunun sivilleri gözetmeksizin saldırılar yaptığını bildiriyordu.

PEKİ YA GAZZE?

İsrail, operasyon başlamadan önce yaptığı açıklamalarla 2008 veya 2014’teki gibi kısıtlı bir operasyondan ziyade “Hamas’ı tamamen yok edecek” bir harekât yapacağını söylemişti. Ancak Felluce’nin aksine Gazzeli sivillerin kaçabileceği bir yer yok. Bu nedenle Glynn’in Felluce’de uyguladığı stratejinin çok daha fazla sivil ölümle sonuçlanması kaçınılmaz idi.

Ancak kabahati sadece Glynn’e atmak olmaz. Gazze’deki sivil ölümlerin çok büyük bir kısmı, kara harekâtı başlamadan önce yapılan korkunç hava bombardımanından kaynaklandı. Bu noktada İsrail, Hamas’ın canlı kalkan kullandığı gerekçesiyle vurduğu hedeflerin sivil sayılamayacağını iddia ediyor. Uluslararası yasalara göre hastaneler ve diğer sivil altyapı noktalarında bulunan mühimmat ya da personel yoğunluğuna göre askeri hedef olarak sayılabiliyor.

Tabii İsrail, bu iddiasının arkasını en azından şimdiye kadar dolduramadı. 7 Ekim’de başlayan Aksa Tufanı saldırısını ön göremeyen İsrail ordusu, sadece birkaç gün içinde Gazze’de sivillerin arasına gizlenmiş askeri hedefleri tamamen tespit ettiğini iddia ediyordu. Dahası, sıkça vurduğu ve çok sayıda sivili öldürdüğü Şifa Hastanesinin altında Hamas’ın yönetim merkezi olduğunu söylemişti. Hatta, yönetim merkezinin şemasını gösteren bir animasyon bile yayınlamıştı.

İsrail birkaç gün önce Şifa Hastanesini ele geçirdi. Bu sözde yönetim noktasını savunmak adına bir çatışma olmadığı gibi 48 saattir İsrail’den buranın bir askeri yönetim noktası olduğunu gösteren bir kanıt da gösterilemedi. Şu ana kadar paylaşılan görüntüler, MRI cihazının arkasından çıkan ve oraya kimin koyduğu belli olmayan birkaç tüfek ile sınırlı. Tabii kesin bir kanaate varmak için henüz erken.

İsrail Şifa’nın yanı sıra Jabalya mülteci kampını da vurdu. Sivil ölümü sayısı 50 illa 400 arasında değişirken İsrail’in savunması Hamaslı komutan İbrahim Biari’nin orada olduğu üzerineydi. Bir kişinin etkisiz hale getirilmesi için düzinelerce sivilin öldürülmesi hukuki açıdan açıklanabilir gibi değildi.

Uluslararası yasalara göre İsrail, her söylediği doğru dahi olsa defalarca savaş suçu işledi. Filistinlilere yapılan insanlık dışı muamele, basit insani ihtiyaçların engellenmesi, sivil hedeflerin kasten vurulması tüm dünya kamuoyunun gözü önünde gerçekleşti. Tabii ki bugün elimizde olan bilgilerle İsrail’in hep doğruyu söylemediğini de biliyoruz.

İsrail’in Gazze Operasyonu, teknolojik üstünlüğü, ordu düzeni ve kabiliyetleri göz önünde bulundurulduğunda tarihsel benzerlik gösteren olaylara kıyasla katiyen kabul edilemeyecek sayıda sivil ölümüne neden oldu. Rusya’nın, Çeçenistan’da yüksek sayıda sivil ölümüyle benzer savaş suçları işlemesine rağmen bölgeyi kendine bağlı Çeçen yönetimine bırakmış olması onu Gazze’den ayırıyor. Bugün İsrail’in sivillere yönelik saldırılarını “etnik temizlik” amacıyla yaptığı endişesi var. Bu yoğun şiddet sonucu yurtlarından olan Filistinlilerin geri dönemeyeceği tahmin ediliyor.

Sonuç olarak; Hamas gibi gerilla yöntemleri kullanan yapılar siviller arasına gizlenirler. Böyle yapıları temizlemek için ya her daireye tek tek piyadelerin girmesi gerekecek ve yüksek kayıplar verilecek ya da kent yerle bir edilecektir. Asker kaybından çekinen bir ordu olarak bilinen İsrail’in yoğun hava bombardımanını tercih etmesi sürpriz olmadı. Ancak yine de İsrail’in hedef gözetmeksizin yaptığı saldırılar sonucu gerçekleşen sivil ölümlerini Hamas’ın “canlı kalkan” taktiğiyle açıklamak mümkün değil.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

x