Koç Üniversitesi Rahmi M. Koç Bilim Madalyası’nın bu yılki sahibi, 2013 yılından bu yana Cambridge Üniversitesi’nde uluslararası ilişkiler profesörü ve Emmanuel College’da siyaset bilimi araştırmacısı olarak görev yapan Prof. Dr. Ayşe Zarakol oldu.
Koç Üniversitesi açıklamasına göre, bir yıl fen, mühendislik ve tıp; takip eden yıl da iktisadi, idari, sosyal, insani bilimler ve hukuk alanlarına odaklanan ödül, evrensel bilgi birikimine üst düzey katkıda bulunmuş 50 yaşını aşmamış bilim insanlarına veriliyor.
Prof. Dr. Ayşe Zarakol, tarihsel sosyoloji ve uluslararası ilişkiler alanlarının kesişiminde yer alan ve uluslararası sistemde Doğu-Batı ilişkileri, dünya düzen(ler)inin tarihi ve geleceği, modernite ve egemenlik konularındaki kavramsallaştırmaları, yükselen ve gerileyen güçler ve karşılaştırmalı bakış açısıyla Türkiye siyaseti konularına odaklandığı araştırmaları ile insani bilimlere yaptığı yenilikçi ve bütünsel olağanüstü katkıları nedeniyle madalyaya layık görüldü.
Zarakol’un 2022’de Cambridge University Press’ten çıkan ve şimdiden birçok ödüle layık görülen son kitabı Batı Öncesi: Doğu Dünya Düzeninin Yükselişi ve Çöküşü, Avrasya odaklı uluslararası ilişkiler için alternatif bir küresel tarih öneriyor.
Bu kitabıyla yeni bir uluslararası ilişkiler tarihini özellikle Batılı uluslararası ilişkiler uzmanlarına anlatmayı hedefleyen ve araştırmaları dünyaca ilgi gören Zarakol’un Koç Üniversitesi Yayınları (KÜY) tarafından yayımlanmış Yenilgiden Sonra: Doğu Batı ile Yaşamayı Nasıl Öğrendi isimli bir kitabı da bulunuyor.
Prof. Dr. Zarakol’u akademinin dışına çıkarıp kitlelerle buluşmasını sağlayan kitapta Türkiye, Japonya ve Rusya’nın Batı ile ilişkileri derinlemesine ve karşılaştırmalı olarak inceleniyor, bu ülkelerin uluslararası sisteme entegrasyonu irdeleniyor.
“KOÇ ÜNİVERSİTESİ OLARAK ÖNEMLİ BİR EŞİĞİ GEÇMENİN ARİFESİNDEYİZ”
Açıklamada görüşlerine yer verilen Koç Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Metin Sitti, Ayşe Zarakol’un kimsenin sormaya cesaret edemediği sorularla, insani bilimlerin odağında yer alan bazı konularda bambaşka cevaplar arayan, devrimci bir bakış açısıyla tarihe ve günümüze bakmayı sağlayan çalışmalarının gerçekten en büyük övgüyü hak ettiğini ifade etti.
Sitti, Cumhuriyet’in yeni yüzyılında birçok heyecanı barındıran bir dönemin arifesinde olunduğunu belirterek, bilimin, dünyada yaşanan tüm zorluklara rağmen her zamanki gibi ilerlemeye devam edeceğine vurgu yaptı.
Prof. Dr. Metin Sitti, şunları kaydetti:
“Artık buluşların da yeni teknolojiler ve hızlı işbirlikleri, yapay zekâ gibi araçlar sayesinde baş döndürücü bir hıza ulaştığı bu yüzyılda biz de Koç Üniversitesi olarak önemli bir eşiği geçmenin arifesindeyiz. Güçlü altyapımız, Vehbi Koç Vakfımızın cömert desteği, alanında öncü akademik kadromuz, ehil idari ekiplerimiz ve çok parlak öğrencilerimiz ile sınırlarımızın dışına çıkmamamız için hiçbir neden, engel göremiyorum.”
Koç Üniversitesi’nin kurulduğu ilk yıllardan bu yana Cumhuriyet’in istediği düşüncede, bilgide, sağlıkta güçlü ve yüksek karakterli genç insanları yetiştirmeyi birincil vazifesi saydığını belirten Sitti, “Benim de en temel misyonum bu kurumun geleceğin liderlerini yetiştirmesini sağlamak olacaktır.” değerlendirmesini yaptı.
Prof. Dr. Sitti, ülkenin, bilimin çok farklı alanlarında ve toplumsal hayatta ülkeyi ve dünyayı ileriye götürecek çalışmalar yapan, bu çalışmaları yaparken kendi hayallerinin peşinden giden, özgür ve özgün düşünebilen gençlere ihtiyacı olduğunu aktararak, “Biz bunu başarabildiğimiz noktada kuşkusuz ülkemizin önünde çok büyük fırsat kapıları açılacak.” ifadelerini kullandı.
“ULUSLARARASI İLİŞKİLER TARİHİ HEP AVRUPA MERKEZLİ”
Prof. Dr. Ayşe Zarakol ise Türkiye’den aldığı bu ödülün kendisi için çok kıymetli olduğunu ifade ederek, ödülü Cumhuriyet’in 100. yılında almış olmasının çok güzel bir duygu olduğunu dile getirdi.
Uluslararası ilişkiler tarihinin hep Avrupa merkezli ve 17. yüzyıldan başlatılarak anlatıldığını kaydeden Zarakol, “ABD’de ders görürken anlatılan şeyler bana bir noktada hep eksik ya da yanlış geliyordu. Tezimi bunun üzerine şekillendirdim. Anlattığım şeyin doğru olduğunu göstermek için başka örnekler de eklemek istedim, Türkiye, Rusya, Japonya karşılaştırması böylece ortaya çıktı. O sırada ABD’de sosyoloji kullanarak, tarih kullanarak üç ülkeyi karşılaştıran örnekler çok fazla değildi.” açıklamasını yaptı.
Yakın zamana kadar düzenin sürekli büyüdüğünün, genişlediğinin, sonunda bütün dünyayı kaplayacağının ve orada tarihin biteceğinin konuşulduğunu aktaran Zarakol, şunları kaydetti:
“Uluslararası liberal düzen krize girene kadar zannedilen şey herkesin katılmasıyla bu düzenin tamamen küreselleşeceğiydi-sonrasına ise ‘end of history’ deniyordu. 90’ların yaygın düşüncesi buydu. Çünkü 17. yüzyıldan yakın zamana kadar olan bu hikâye, düzenin genişleyip sadece içindeki büyük güçlerin değişeceğine dair bir hikâyeydi. Ama işin içine Avrasya’yı da katıp daha önce orada var olan uluslararası düzenlere bakarsanız, uluslararası düzenin illa büyümesi gerekmediğini, bazen çökebileceğini, kaybolabileceğini, unutulabileceğini de görüyorsunuz. O karşılaştırmadan öğrenebileceğimiz şeyler var.”